19 Mart 2022 Cumartesi
Bilardoda (Milli) Takım Dinamikleri
25 Şubat 2022 Cuma
"Avrupa'dan Alttan Oyuncu Gelmiyor" Savı Çürüyor!
Ronny Lindemann |
12 Aralık 2021 Pazar
Bilardonun Seyrini Artıran Kurallar ve Yayınlar
Türkiye Bilardo Federasyonu Başkanı Ersan Ercan masa başında! |
Tebrikler Murat abi! Göz kamaştırıcı ve ne yazık ki göz yaşartıcı bir turnuva performansı. Bize harika bir final seyri yaşattı. Jaspers elinden zor sıyrıldı. Bu düzeyde hâlâ gelişim göstermek, hâlâ tırmanmak alttan gelenler için bir örnekliktir. Nokta. Pek çok kez birincilik kürsüsüne çıktı elbette ama bu tarihsel şampiyona bir prestij anlamını taşıyor ve dilerim hak ettiği bu apoleti bir gün göreceğiz omzunda.
Yeni uygulamalara dair görüşler: Yıllar evvelki AGIPI turnuvalarındaki 50 hedefine dönülmesi, penaltıdan vazgeçilmesi ve 5 uzatma hakkıyla 30 saniye kuralı seyir açısından çok daha oturaklı bir görünüm arz ediyor. Belki penaltılar başka bir "adrenalin" unsuruydu ama seyri dağınıklaştırıyordu. Bazen oyuncunun odağını da dağıtan bir unsurdu, 40 veya 50'lik ana yemeğe odaklanmayı değil de sanki ikinci bir mini maç havasındaki penaltı düellosuna dikkatleri kaydırıyordu.
29 Ocak 2018 Pazartesi
Kasidokostas'ın Kahramanca Dirayeti! - Bert van Manen (1)
3 Ekim 2017 Salı
Bir Mental Sıçrama Hikâyesi: Murat Naci Çoklu
Murat Naci'ninki birçok bilardocuya model olabilecek büyük bir mental sıçrama hikâyesi. Hikâyeyi biliyorsunuz, bundan birkaç sene öncesine kadar geri düştüğünde yetenekleriyle tamamen tezat olarak tanınmaz bir hal alıyordu masada. "Rakibi felç edici atak oyunculuk" noktasında Murat'ın da kendisinden izler taşıdığı Caudron'da da aynı özellik apaçık gözlemleniyordu. Ta ki Jaspers'la oynadığı o tarihî maça kadar. O, Caudron için bir eşik noktası olmuştu. Ama bu Caudron için muhakkak tesadüf değildi. Mutlaka bazı çalışmalar yapmıştı, destekler almıştı. Fakat bu anlamda bir habercilik/röportaj eksikliği var olabilir. Bu psikolojik süreçlerden haberdar değiliz. Belki Murat Naci'yle etraflı bir röportaj yapılmalı, son senelerde neleri daha farklı yaptığıyla ilgili, mukayeseli... Belki de onun eşiği o İstanbul'daki final maçıydı. Belki o gün galip geldiği sadece Forthomme değildi; mental zincirlerini kırabilmesi için, finalde "bilardonun aklı" olan bir ülkenin "iri yarı" temsilcisini karşında görmesi gerekiyordu. Bazı engeller ancak büyük zorluklar karşısında kırılabiliyor. Tabii ki bazı sırları kendine saklayacaktır, hakkıdır. Benim görebildiğim ve diğer sporcuların da görmesi gereken en önemli şey şu olabilir, bazen içinin diplerine köşelerine saklansa da o yeteneklerine her zaman güvendi, onu gerekirse sondajla çıkarmayı bildi ve en son örnek, Jaspers'ı çaresiz bıraktı. Ama bunun için nasıl bir yol izledi, nasıl masada böylesine farklı bir karakter çizmeyi başarabiliyor artık? Hem de en sonda, ölüm virajlarında... Bunlar hakkında samimi birkaç ipucunun birçok oyuncuya, gençlere ışık olacağı kesin. Lütfi Çenet, dünyadaki -istisnasız- bütün oyuncular için korkulu bir rakip olma özelliğini yıllardır sürdürüyor. Umarım kupayla taçlandırır.
13 Eylül 2015 Pazar
3-Bant Bilardoda Metafizik Direniş İhtiyacı
Blomdahl 2012’de Peloponnese’teki (Yunanistan) turnuvada 3-bantta yeni bir düzey başlattı: 2,739’luk genel ortalamayla final sonunda havada ıstaka sallamak. Bu şu manaya geliyordu: 5 maç üst üste 15 el dahi kullanmadan maç kazanmak. Bu turnuvadan önceki rekor 2,420 idi. Fakat bu öyle yıllardır kırılamayan bir düzey değildi. Sadece 1 sene önce gelinmiş bir düzeydi (Viyana, 2011). Ve o düzey, o dönemler itibariyle yine bireysel kalabilecek kadar dar bir alandaydı. Eski rekor hazmedilememişti henüz. Ancak 3-4 maçlık serilerde buna yakın genel ortalamalar elde edilebiliyordu. 2,420’den öncesinde ise turnuvalar genelde 2,000 hatta bazen 1,500 genel ortalamanın altında kazanılabiliyordu. Blomdahl’ın 90 başlarında yükselttiği seviyeye (Tokyo, 1992: 2,204) yine Blomdahl, Jaspers veya birkaç oyuncu tarafından daha (örneğin, Saygıner’in Atina’da 2004’te 2,000 genel ortalamayla kazandığı turnuva) zaman zaman yaklaşılıyor veya o rekor egale ediliyor veya biraz biraz yükseltiliyordu ama bu birkaç oyuncu da genel istatistiğe göre 2,000 ortalamanın altında turnuva kazanıyorlardı.
Bu tarz, maç içerisinde 15 civarında ataklar gerektiriyor. Fakat bu dozdaki performansların hemen ardından maç içinde 8-10’luk seriler bile nadir yakalanabiliyor. 15+10’luk serilere çok rastlanmıyor. Örneğin, Blomdahl neredeyse bir solukta yarıyı aşıp 30’lara geldikten sonra ezici bir istatistikle duraklamaya giriyor, bazen 5-10 ıstakaya kadar çıkıyor bu duraklama. Çünkü mental mod, üst üste iki-üç kere 10’luk serilere hazır değil henüz. Çünkü “gerek” duyulmuyor. Yani 25 sayı civarı farkları kapatmaya yeltenen cengâver pek çıkmıyor. Veya üşeniliyor mu desek? Malum, psikolojide her eylem bir “ihtiyaç”a göre güdülenir. Fakat gelinen bu seviyede, Jaspers, bu “ihtiyacı” bilardo mentalitesinin kavramlar dünyasına kazandırıyor. Bu nasıl tanımlanır bilemiyorum, “imkânsız direniş”? Geçen turnuvada Dae-Kwon Shin’le oynadığı unutulmaz, efsanevi ve vecde getirici maçta, daha öncesinde Tran’ı onca farktan sonra şaşkınlığa uğratışında bu “metafizik direniş”lerin örneklerini sunmuştu. Tran o tokattan sonra epey sarsıldı ama bu tarz bir tokadı bilardo tarihinde ilk sallayan Caudron’du. O maçı hatırlatmama gerek yok zaten, herkes anladı onu! Yani demek istediğim, Tran bir daha yerden kalkamaz dememeli, Tran da bir süre sonra Jaspers gibi âlemlerden seslenebilir. (!) Henüz Jaspers düzeyinde olmasa da yani 3 ortalama civarında 40 finişine burun buruna girmek gibi bir metafizik hadiseye bulaşmayıp bunu daha insani (!) düzeyde 1,600-2,000 civarında yapan epey savaşçı var: örneğin Taşdemir’in bir önceki düzeyi buydu, 2,000 ortalamayla çok maç kaybetti kıl payı ve Zanetti, Merckx, Leppens, Forthomme, Çenet, Nguyen, Tran, Horn, Choi, Cho da bu direnişçi kategorisindeler… Bu parantezin içinde Avrupalıların takipçileri olarak Koreli ve Vietnamlılar da var ama bugüne kadar 3-bantta bütün eşikleri yaratma geleneği kurucu figür olarak Avrupalıların…
Velhâsıl, Blomdahl ve Caudron’dan sonra bu “ihtiyaç”a cevap verip bu 2,500 civarı genel ortalama savaşçıları kulübüne girmek ancak Sanchez ve Tayfun gibi iki ışıltılı yetenek ve bilardo bilgininin elinden olabilirdi. (Bu yazıyı final maçından önce gönderiyorum, maçın sonucu çok önemli değil, şimdiden tebrik ederim Usta’yı; umarım akış, Sanchez’in boşluklar bulamadığı şekilde cereyan eder.)
22 Mayıs 2015 Cuma
Bir Meydan Okuyucu: Lütfi Çenet
"Bunu da aldı, bunu da aldı!" (NTVSPOR spikeri Mehmet Sevinç, bugün böyle sunuyordu, o ölü pozisyonlardan 5'lik seri çıkarıp maçı penaltılara götürdüğünde...)
13 Aralık 2014 Cumartesi
“Yalnız ve Hırçın İtalyan”ın Bu Hayattaki “Oyun” Sahnesi Bilardo Mekânları
Dünya Kupası’nın Hurghada/Mısır Ayağına Dair…
Kang'a (Dong-Koong) gelirsek, diğer Korelilerden birazcık farklı o, az daha sert, ritmini tutturması çok önemli. Biraz gözü kara bir ritim denebilir belki. Şampiyon olmayı ve büyükleri devirmeyi o pervasızlığıyla başarmıştı. Fakat yarı finalde de (son bölüm hariç) finalde de temkinli ve ürkek oynadı.
***
Semih Saygıner'le ilgili bir iki not: Psikoloji ve beden çalışmalarında "kas hafızası", "duyusal ve duygusal hafıza" diye kavramlar var. Adnan Yüksel başarılı maçların ardından kötü oynayarak veda etti denemez. Bununla birlikte bütünsel olarak psikolojik ve fizyolojik bünyesi eski kondisyonlarını hatırlar gibiydi. Demek ki hazırlıklı gelmiş. (Tayfun'u Blomdahl maçı yordu sanırım. Tam anlayamadım klasik son salvosunu niye yapamadığını.) Semih Saygıner'in de kaslarının ve zihninin hatırlamasını umduğumuz kondisyonlarının ne menem şeyler olduğunu göz önünde bulundurursak bunun rakipleri için pek bir dert olacağı kesin. Tabii hafıza nöronlarının önündeki perdelerin açılabilmesi sık ve bol uyarımla ilgili. Zanetti birkaç yılı bulan durgunluk döneminin ardından ısrarının karşılığını aldı, alıyor; Semih Saygıner usta da "hafıza"nın ilacının tekrar ve ısrar olduğunun hepimizden çok bilincinde.
29 Kasım 2014 Cumartesi
Kore’deki 3-Bant Bilardo Dünya Şampiyonası ve Mükellef Bir Şampiyon Choi
24 Şubat 2013 Pazar
Alevler Labirendinde İki Turkuaz Bilardocu!
2013 Milli Takımlar Dünya Şampiyonası'ndaki üçüncü olan Türkiye Milli Takımı oyuncuları: Murat Naci Çoklu ve Tayfun Taşdemir |
3 Şubat 2013 Pazar
Bilardoda Üç Bandın Arasına Kaç Psikolojik Eşik Sığar?
Not: AGIPI turnuvasında ‘ölüm grupları’ndan sağ çıkıp çeyrek finale yükselen Tayfun Taşdemir ve Lütfi Çenet’i canıgönülden tebrik ederim. Dünyadaki az sayıda ‘total oyuncu’dan ikisinin yanı başımızda olması bizim için büyük şans olsa gerek. Tabii ki onların da yanı başında duran (bir zamanlar, diyelim) Prens’in ‘gen aktarımı’nı unutmamak kaydıyla…
23 Eylül 2012 Pazar
İki Ayrı Spor Dalı: 3-Bant Maraton Bilardo – 3-Bant Set Bilardo
Kyung-Roul Kim |
15 Ağustos 2012 Çarşamba
Tenisi Türkçeleştirmek: Türkçe Tenis Terimleri
Bu yazı Temmuz 2012’de Tenis Dünyası dergisinin (Genel Koordinatör: Bülent Gürkan, İstihbarat Şefi: Furkan Şevket Erbay) 42. sayısında yayımlanmıştır.