|
Tayfun Taşdemir |
Meşhur
bilimkurgucu Jules Verne’e, roman karakterine dünyayı dolaştırmak için 80 gün
yetmişti. Ve “80 Günde Devriâlem”i yazdı. Türkiye kaynaklı bir “Tayfun”
kasırgası ise bilardo evrenini baştan sona kasıp kavurabilmek için fazladan sadece
40 gün istedi. Evet, 120 günde 3 bant bilardo evrenini sallayan Tayfun Taşdemir’den
bahsediyorum. Kasım 2022’de Dünya Şampiyonu oldu. Mart 2023’te Dünya Kupası’nın
Las Vegas Ayağı’nda şampiyon oldu. Yetmedi, sadece bir hafta sonra Semih
Saygıner’le birlikte Milli Takımlar Dünya Şampiyonluğu’nu da kazandı!
Bazı
sporlar bazı ülkelerle özdeşleşmiştir:
ABD’nin
serbest, kelebek, kurbağalama stil fark etmez Michael Phelps’i ve yüzücüleri
vardır.
Çin’in
Kung Fu Panda’sının uçan tekmelerine ilaveten pingpong toplarına havada sersem
taklalar attıran masa tenisçileri vardır.
Genetik
mi, doğal beslenme mi, azimli çalışma mı, yoksa egzotik doğalarındaki diğer
canlılara kafa tutma dürtülerinden mi bilinmez Kenya’nın hep maratoncuları
vardır.
Belki
şaşıracaksınız, Almanya’nın üstünlüğünün tartışılmadığı spor biniciliktir. Diğer
ekonomik dev Japonya’nınki ise judodur.
Sovyet
döneminden beri güreşteki iddiasından hiç vazgeçmeyen Rusya satranç dâhilerinin
de anayurdudur.
Bilardo
da satranç gibi “fotoğraf ve bellek oyunu”. Bu çok sevdiğim tanım Türkiye’nin
dünyadaki birçok bilardo markasından biri olan Lütfi Çenet’e ait. Avrupa’da ya
da dünyada şampiyonluğa veya madalyaya sahip diğer markalar kimler mi? Yılmaz
Özcan, Murat Naci Çoklu, Adnan Yüksel, Can Çapak, Birol Uymaz, Hacı Arap Yaman,
Serdar Gümüş, Barış Cin, Tolgahan Kiraz, Ömer ve Berkay Karakurt, Burak Haşhaş,
Denizcan Akkoca, Seymen Özbaş. Gelelim kadın sporculara: Eylül Kibaroğlu,
Gülşen Degener, Burcu Kantar, Gülhan Günal, Güzin Müjde Karakaşlı…
Ve elbette hem Türkiye’de hem dünyada bir bilardo misyoneri Semih Saygıner!
Bir
çırpıda bu kadar şampiyon sayabilme hakikati dururken yukarıda andığım
ülke-spor ikililerine “Türkiye-bilardo”yu da eklemek Allah’ın emri olsa gerek.
Her biri farklı tarz sahibi olan bu isimlere tek tek sayfa açmak lazım. Ancak burada
sadece Tayfun Taşdemir’den ve onun bilardo evreninde Kasım 2022’den Mart 2023’e
kadar estirdiği 120 günlük “Tayfun” kasırgasından bahsetmek istiyorum.
Varan 1: Bilardonun Yükselen Yeni
Coğrafyası G. Kore’de Dünya Şampiyonluğu
İlk
önce bilardoda herhangi bir kupada şampiyon olmanın ne anlama geldiğini
soralım. Şu an dünya sıralamasındaki ilk 30 oyuncunun 20’den fazlasının ya
Dünya Kupası Ayak Şampiyonluğu ya da Kıta veya Dünya Şampiyonluğu bulunuyor.
Bazıları tek ıstakada 28 çekmek gibi kırılması zor rekorların sahibi. Bazıları
hâlâ yaşayan efsane statüsünde, hem de hâlâ kupa kazanan cinsinden: Blomdahl,
Jaspers, Caudron, Zanetti, Saygıner, Sanchez, Merckx. Oyun, Batı Avrupa
menşeli. Ancak son yıllarda bilardo endüstrisinde de nüfuz sahibi Asya’nın salvoları
var. Öyle ki büyük çoğunluğu son 15 senede olmak üzere G. Kore’nin Dünya Kupası
Ayağı kazanmış 8 şampiyonu var! 1 şampiyon da Vietnam’dan. Örneğin, 1930’dan beri
düzenlenen FIFA Dünya Kupası’nı tarih boyunca kazanan ülke sayısı yalnızca 8.
Basketbolda ise bu sayı sadece 6… Yani uluslararası bilardo turnuvaları daha
‘son 32 turu’ndan itibaren yangın yeri! Yani yine futboldan gidersek, sadece
İtalya, Brezilya, Arjantin, Almanya, Fransa ve İngiltere’nin klonlarından
oluşan 32 rakibin kapıştığı bir turnuva hayal edin… İşte öyle bir ortam!
Tayfun
Taşdemir’in yıllar geçtikçe oyununda güncellemelere ve revizyonlara gittiğini
gördük. Kendisi dünyada ‘seri oyun’un büyük kompetanlarından biri olarak kabul
ediliyor. Seri oyun, tek elde üst üste 8, 10, 15 ve üzeri sayı çekebilmek için
birbirine ahenkle bağlanan doğurgan pozisyonlarla bir kompozisyon bütünü yaratmak
demek. Kendisinin bu kompozisyonda oynayarak gayriresmî maçlarda 30’un üzerinde
sayı çektiği de vaki. Ancak 30 senedir kırılmayı bekleyen resmî dünya seri
rekoru 28! Ve Taşdemir bu oyun yordamıyla rekoru kırmaya aday gösterilen birkaç
oyuncudan biri. Bununla birlikte, Taşdemir’in Dünya Şampiyonası’nda bu oyun
tarzını esnettiğini gördük. Bu zorlu arenadan muzaffer çıkabilmek uğruna sıkıştığı
anlarda çok kez artistik nitelikte sayı çözümlerine yöneldiğini gördük. İkinci
göze çarpan nokta ise son viraj sendromuna hiç yakalanmamasıydı. Önceki
yıllarda pek çok kez, 50 sayıda bitmesi gereken maçı 40’lara getirip
sündürdüğünü hatta bu yüzden maç kaybettiğine de şahit oluyorduk. Ancak örneğin,
son yılların alt edilmesi en zor oyuncusu Jaspers karşısında 50-47 biten yarı
finalde kesinlikle tutukluk yapmadı. Finalde de öylesine odaklıydı ki İspanyalı
rakibi Legazpi daha 15. sayıya varamamışken 15 ıstakada 50 sayıyı buldu. Turnuva
sonunda Hollandalı bilardo tarihçisi Bert van Manen’le sohbetimizde o da benzer
bir yorum yaptı: “Üst seviye bilardocunun hiç rijit olmaması, esnek ve
adaptasyonunun kuvvetli olması, masada doğaçlama yapabilmesi gerekiyor. Hafta
sonu bu silahların hepsi Tayfun’un belindeydi.” Nihayetinde, Türkiye’ye Semih
Saygıner’in 2003’teki şampiyonluğunun ardından ikinci kez Dünya Şampiyonluğu’nu
getirmiş oldu.
Varan 2: Kapitalizmin Bağrında,
Las Vegas’ta Buruk Bir Star
Taşdemir
daha Dünya Şampiyonluğu sevincine doyamamışken Türkiye 6 Şubat’ta kıyametvari
bir deprem felakatiyle karşılaştı. Aslen Muşlu olan Taşdemir’in ise daha
depremin üstünden bir ay bile geçmemişken 2 Mart’ta ABD’de bilardo masasının
başında olması gerekiyordu. Sonuçta Las Vegas’taki Dünya Kupası’na “kazanacağım
bir başarıyla en azından ufak bir teselli olabilir miyim ümidiyle” de gittiğini
ifade etti. 1975 doğumlu Taşdemir bilardoya 18 yaşında Marmara Üniversitesi’nde
İktisat öğrencisiyken başlamış. İlk defa bir bayram günü bayram harçlıklarıyla
gittiği salonda almış ıstakayı eline. İktisat’tan mezun olmuş ama o günden beri
bilardodan başka hiçbir iş yapmamış. Eşi her sabah arabasıyla bebeklerini kreşe,
kocasını da tam 9’da salona teslim ediyor. Sonuçta ‘Hassasiyet Oyunları’
kategorisinde yer alıyor bilardo. Elinin soğumaması elzem. Ancak 5 Kasım
doğumlu oyuncu akrep burcu ve duygusal anlamda da hassas bir mizaç taşıyor. Bilardoda
başarıyı taşıyan en kritik kolonlar ise teknik bilgi, fotoğrafik hatta
sinematik bir bellek, antrenman, odaklanma ve severek, keyif alarak oynama. Las
Vegas’ta da bu kolonların hepsini sağlam tutan Taşdemir yarı finalde İtalyan
dev Zanetti’yi, finalde de G. Koreli Haeng-Jik Kim’i mağlup ederek üçüncü Dünya
Kupası Ayak Şampiyonluğu’nu elde etti. Kişi başı gayrisafi yurtiçi hasılası
yaklaşık 80.000 dolarlık dünyanın en büyük ekonomisinde, kişi başı gayrisafi
yurtiçi hasılası aşağı yukarı 10.000 dolarlık bir ülkenin “küresel bilardo
starı” olarak herkese bilardo ziyafeti sundu. Maç sonunda bırakın ıstakasını,
yumruğunu havalara kaldırmayı ülkesindeki trajedinin ağırlığıyla bir tebessüm dahi
beliremedi yüzünde. Ama İstiklal Marşı’nı dinlerkenki burukluğuna en azından “ufak
bir teselli olabildim” ferahlığı eşlik edebilmiş oldu. Hayat böyle işte, dünyada
yüzlerce sporcunun hayalini süsleyip uğruna on yıllarca çalışılan kürsünün
zirvesinde sızım sızım bir mahcubiyet hâli…
Varan 3: Ve Milli Takımlarda Türkiye’nin
7. Dünya Şampiyonluğu
Las
Vegas’tan sadece bir hafta sonra Semih Saygıner ve Tayfun Taşdemir’den oluşan
Türkiye 3 Bant Milli Takımı Almanya’ya üst üste üçüncü Dünya Şampiyonluğu’nu
kazanmak için uçacaktı. Hedef ‘hat trick’ yapmaktı. Aslında hat trick deyimi, sihirbazların
el çabukluğuyla 3 aşamada şapkadan tavşan çıkarma numaralarından doğmuş. Gerçi Saygıner’in
‘Mr. Magic’ diye bir lakabı da var ve izleyene bazı sayılar sihir gibi geliyor da
olabilir. Ancak bilardodaki mevzunun büyüyle, efsunla, üfürükçülükle hiç alakası
yok. Nihayetinde oyuncular küresel cisimler olan toplarla yani fizikle ve de birbirine
eşit iki kareden oluşan bir dikdörtgen masayla yani geometriyle meşguller.
Türkiye’ye
bilardoda Milli Takım şampiyonluklarının ilk ikisi 2003 ve 2004’te Semih
Saygıner & Tayfun Taşdemir takımıyla geliyor. 3. şampiyonluk 2010’da Murat
Naci Çoklu & Adnan Yüksel takımından. 4’üncüsü 2011’de Tayfun Taşdemir
& Lütfi Çenet takımıyla. 5’incisi 2019’da Lütfi Çenet ve Murat Naci Çoklu
ustalarla. 6’ıncı gurur ise 2022’de Tayfun Taşdemir ve Can Çapak’a aitti. Yani,
2020 ve 2021’de Pandemi yüzünden bu şampiyona oynanmadığından son iki
şampiyonluk Türkiye’nin elindeydi. Yani üçüncü defa iki sene üst üste
şampiyonluk kazanılmıştı. Bu sefer şeytanın bacağı kırılıp hat trick yapılır
mıydı?
Gerçekten
de Milli Takım çeyrek finalde Nikos Polychronopoulos’lu Yunanistan’ı, yarı
finalde Dick Jaspers’lı Hollanda’yı, finalde de Torbjörn Blomdahl’lı İsveç’i
devirdi. Ve üst üste 3. kez toplamda da 7. Kez Dünya Şampiyonluğu’nu Türkiye
Bilardo Federasyonu’nun müzesine götürmüş oldu. Bu şu demek oluyor ki Tayfun
Taşdemir bu 7 şampiyonluğun 5’inde ter dökme gururunu yaşadı. Buna en çok
sevinmeyi hak edenlerden biri Bilardo Federasyonu Başkanı Ersan Ercan’dır kuşkusuz.
Bilardo, madalya koleksiyonunu her geçen yıl genişleterek hem ülkeyi yurtdışında
temsil ediyor hem de Türkiye’deki popüler branşlardan biri olmaya doğru gidiyor.
Ülkelerin
refah düzeyleri ve sportif başarılarıyla ilgili karşılaştırmalar, analizler yapar
dururuz. Gayrisafi yurtiçi hasılası ilk 100’de bile olmayan Jamaika’nın Usain
Bolt’unun 3 olimpiyat üst üste rekorlara ambargo koyması yıllarca gündemden
düşmedi mesela. Aslında bu ülke-spor denklemlerini genel teorilerle açıklamak
zor, her branşın kendine özgü koşulları var. Belki de ülkenin ‘diğer’
alanlardaki başarı açlığını bu sporlara yüklenerek telafi etme arzusu da rol
oynuyordur. Sonuçta ülkenin uluslararası prestijini yükselten hadiseler bunlar.
E demiştik bu işin sihirle, büyüyle alakası yok diye. Bu da herhalde sporun
psikolojik yanlarından biri. Tamam, fizik, geometri, fotoğraf, bellek, psikoloji
dedik. Peki, Tayfun Taşdemir ne diyor? Son sözleri işin ustasına bırakalım:
“Teknoloji,
bilgi ve bilim dönemindeyiz. Bilardonun duayeni olan Raymond Ceulemans’ın şöyle
bir sözü var: ‘Bilardo ilk önce bir kültürdür sonra spordur.’ Bilardoda
matematiksel diyagramlar var. Bizzat bilimin kendisi bu spor. Hem sanatsal hem
de bilimsel tarafları var. Gelişim anlamında bütün ailelere tavsiye ediyorum.
Sporda herhangi bir yenilgide mazeret üretme vardır. Bizde öyle bir durum yok.
Vurup sayı yapamadıysanız eğer yüzde 99,9 sizin hatanızdan dolayıdır. Bu oyunda
maçtan sonra istisnasız her bilardocu gidip rakibinin elini sıkar. Eleştiriyi
önce kendiniz yapıyorsunuz. Bu da sizin gelişmenizi sağlıyor. İşin psikolojik
tarafını söylemek gerekirse; korku, heyecan ve egonuzla masada tek başınasınız.
Topluluk önünde korku, heyecan ve stres yönetimi var. Sizin kendinizi
anlattığınız ve karakterinizi yansıttığınız bir spor dalı. Kişisel gelişim
olarak inanılmaz faydalı. Şiddetin hiç olmadığı sosyal bir ortam sağlıyor.
Saygı, birliktelik ve paylaşım var.”
“Yetenekli
ve zeki olmak bahşedilmiş bir şey. Asıl alkışlanması gereken çalışmak. Çünkü
orada irade var, fedakârlık var. Biz çalışmayı alkışlamalıyız. Disiplini
alkışlamalıyız.”
“Rakibin
kötü oynaması veya zayıflığındansa iyi oynarken dahi ondan daha iyi olmak daha önemlidir.”
Not: "BİLARDO EVRENİ ARTIK İKİ KUTUPLU: UMB-PBA ÇAĞI" adlı yazım için: https://hunkarbegenmedi.blogspot.com/2023/05/bilardo-evreni-artik-iki-kutuplu-umb.html
Rifat Özçöllü